
SPOR YAŞAMIMIZI TEHLİKEYE Mİ ATIYOR?
SPOR MU, EGZERSİZ Mİ? YANLIŞ TARTIŞMALARIN DOĞRU TEMELLERİ
Son günlerde sosyal medyada yankı bulan bir tartışma, sporun insan sağlığına zararlı olup olmadığı yönünde şekilleniyor. Bazı “uzmanlar”, yalnızca yürüyüş yapılmasını önererek fitness merkezlerinden ve direnç egzersizlerinden uzak durulması gerektiğini savunuyorlar. Ancak bu görüşler, ciddi bir kavram karmaşasından kaynaklanıyor. Konuya derinlemesine hâkim olmadan, kulaktan dolma bilgilerle yapılan bu tür açıklamalar, doğal olarak yanlış yargılara neden oluyor. Hatta bu bağlamda, “spor yaşam süresini kısaltır” gibi iddialar bile ortaya atılabiliyor.
Aslında sorunun temelinde “spor” ve “egzersiz” kavramlarının birbiriyle karıştırılması yatıyor. Gündelik yaşamda her türlü fiziksel aktiviteye “spor” demeye alışık olsak da, işin gerçeği farklıdır. “Spor”, sistemli, programlı, organizasyonel ve rekabet odaklı bir uğraşı ifade ederken; “egzersiz”, sağlık, fonksiyonellik ve yaşam kalitesi artırımı gibi amaçlarla yapılan düzenli fiziksel aktiviteleri tanımlar. Örneğin, bir bireyin vücut geliştirme müsabakasına hazırlanması spor olurken, yalnızca daha sağlıklı olmak ya da estetik görünmek amacıyla yaptığı çalışmalar egzersiz kapsamında değerlendirilir. Bu ayrım yapılmadan yapılan her yorum eksik ve hatalı olacaktır.
SAĞLIK İÇİN EGZERSİZ, REKABET İÇİN SPOR
Sporcuların sağlıklarını ikinci plana atarak rekorlara odaklandığı durumlar elbette vardır. Hatta Pekin Olimpiyatları’nda yapılan bir anket, sporcuların büyük çoğunluğunun rekor uğruna ölüm riskini bile göze alabileceğini göstermiştir. Ancak bu, egzersizin ya da fitness merkezlerinde yapılan çalışmaların da tehlikeli olduğu anlamına gelmez. Bilakis, doğru planlanmış, kişiye özel, bilimsel temelli egzersiz programları yaşam kalitesini artırır, sağlık sorunlarını önler ve hatta bazı kronik hastalıkların semptomlarını hafifletir. Buradaki mesele, sporu ve egzersizi birbirinden ayırabilmek, niyetin ne olduğunu iyi anlayabilmektir.
Fitness merkezlerinde yapılan çalışmaların, elit bir atletin antrenmanlarıyla kıyaslanması doğru değildir. Bu merkezlerde uygulanan egzersizler, bireyin genel sağlık durumu, yaşam tarzı, yaşı ve fizyolojik özelliklerine göre şekillenir. Dolayısıyla, “spor zararlıdır” şeklindeki genel geçer söylemler bilimsel temele dayanmaktan uzaktır.
EGZERSİZİN FİZYOLOJİK FAYDALARI
Kuvvet egzersizlerinin kas yapısını geliştirmenin ötesinde birçok faydası vardır. Kas oranının artması doğrudan kemik sağlığı ile ilişkilidir. Özellikle osteoporoz riski taşıyan bireylerde bu egzersizler, kemik mineral yoğunluğunu korumada ve artırmada oldukça etkilidir. Dünya çapında kabul gören sağlık kuruluşları — ACSM, NASM, NSCA gibi — bireyin çocukluk döneminden 90’lı yaşlara kadar kuvvet egzersizi yapmasının sağlık açısından gerekli ve güvenli olduğunu savunmaktadır.
Amerika’daki onkoloji merkezlerinde dahi kuvvet egzersizlerinin hastalara düzenli olarak önerildiği ve uygulandığı bilinmektedir. Bu merkezlerde kuvvet çalışmaları, hem fiziksel dayanıklılığı artırmakta hem de psikolojik dayanıklılığa olumlu katkı sunmaktadır. Kas gelişimi yalnızca fiziksel değil, ruhsal sağlığı da destekler.
POSTÜREL BOZUKLUKLAR VE KARDİYO EKSİKLİĞİ
Yalnızca yürüyüş gibi kardiyo egzersizlerine odaklanmak, eksik bir kazanım sağlar. Kalp sağlığı için kardiyovasküler egzersizler kadar direnç antrenmanları da gereklidir. Kalbin bir pompalamada gönderdiği kanın miktarını artırmak kadar, bu kanı ne kadar güçlü pompaladığı da önemlidir. Postüral bozukluklar da yalnızca estetik değil, sağlık açısından ciddi sorunlara yol açar. Kifotik (kambur) yapılar akciğer kapasitesinde yüzde 30’a varan düşüşe sebep olabilir. Bu durum; iç organların baskılanması, omurga hizasının bozulması, bel ve sırt ağrıları, omuz sıkışmaları, boyun fıtıkları ve denge bozuklukları gibi sorunlara davetiye çıkarır.
Başın öne doğru konumlandığı “forward head” pozisyonu vestibüler sistemi etkileyerek düşme riskini artırır. Leğen kemiğinin konumu değiştiğinde ise diz ve bel problemleri artabilir. Tüm bu bozuklukların temelinde genellikle zayıf kas yapısı ve yetersiz postüral destek yer alır.
EGZERSİZİN ÇOCUKLARDAKİ ETKİSİ
Direnç egzersizleri sadece yetişkinler için değil, çocuklar için de son derece faydalıdır. NSCA’nın bulgularına göre, çocuklarda uygulanan kuvvet egzersizleri sadece fiziksel gelişimi değil, bilişsel ve psikososyal parametreleri de olumlu yönde etkiler. Özellikle özgüven gelişimine, sosyal iletişim becerilerine ve obezite ile insülin direnci gibi sağlık sorunlarının tedavisine katkı sağlar.
Kız çocuklarında görülen osteoporoz riskine karşı kuvvet egzersizleri, kemik gelişimi açısından erken dönemde başlatıldığında hayat kurtarıcı rol oynayabilir. Egzersiz, sadece bugünü değil, geleceği korumak anlamına gelir.
Sonuç olarak, yalnızca yürüyüş yaparak sağlıklı kalınabileceğini savunmak, eksik ve yüzeysel bir bakış açısıdır. Bilimsel verilere dayalı, bireyin fiziksel kapasitesine ve ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş egzersiz programları; yaşam kalitesini artırır, sağlık sorunlarını önler ve ruhsal dengeyi destekler. Bu nedenle kuvvet egzersizlerinden kaçınmak değil, onları doğru şekilde hayatımıza dahil etmek gerekir. Eğer hâlâ “sadece yürüyüş yeter” diyenler varsa, artık ne diyelim… Bilgi çağında bilgiye direnmek, sadece bireysel değil toplumsal bir kayıptır.
Yazan: M.Sc. Şehmus Demir
Spor Bilimleri Uzmanı