
WELLBEING’İN ÖNLENEMEZ YÜKSELİSİ
Günümüzün hızlı tempolu dünyasında fiziksel sağlık kadar zihinsel ve ruhsal sağlığın da büyük bir önem taşıdığını ve sağlığın ve dengenin ancak bütüncül bir yaklaşım ile sürdürülebilir olduğunu yaklaşık 20 yıldır epi-genetik bilimi bize söylüyor.
İşte tam da bu noktada ‘wellbeing’ kavramı ile karşılaşıyoruz.
Wellbeing bireylerin genel yaşam kalitesini ve memnuniyetini ifade eden bir terimdir. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal bileşenlerden oluşan bir denge halini kapsar ve kişinin hayatını şekillendiren ana alanlarında nasıl hissettiği ile direk ilgilidir.
İYİ OLMA HALİ NEYİ KAPSIYOR?
Wellbeing ibaresi, insanın sahip olduğu üç ana beden olan fiziksel, zihinsel ve ruhsal bedenlerde denge sağlayıcı günlük seçimler ile GALLUP’un 2010 yılında yayımladığı ve dünya nüfusunun yüzde 98’ini temsil eden Wellbeing Araştırması’nda yer alan kariyer, finansal, sosyal ve çevresel hayatta da eş zamanlı olarak denge kurulmasını ifade eden, tüm wellness ve koruyucu tıp uygulamalarını da çatısı altında barındıran ana kapsayıcı bir terimdir.
TIME dergisi 2030 Komitesi tarafından, 2021 Şubat ayında yayımlanan verilere göre; 2021-2030 süreci gezegenin insan yerleşimi için uygun olup olmayacağının belirleyicisi olacak ve bu süreç içinde gezegeni ve tüm insanlığı kurtaracak olan altı ana sütun inovasyon, eşitlik, sürdürülebilirlik, ekonomi, liderlik ve wellbeing olarak belirtiliyor.
OLUMLU YÖNDE İVME SAĞLIYOR
Çalışanlara yapılan yatırım aynı zamanda şirketlerin en önemli değerlerine yapılan yatırım olarak kabul edildiğinden, şirketlerde iş ve yaşam dengesini sağlayan wellbeing uygulamaları büyük bir hızla daha önem kazanmaya başladı. GALLUP tarafından yapılan araştırmalarda kurumsal wellbeing kültürünü şirketlerine entegre eden ve wellbeing uygulamalarına yatırım yapan firmalarda; çalışanların yüzde 27’sinin daha üretken olduğu, çalışan bağlılığının yüzde 35 artırdığı, yüzde 70 daha az devamsızlık yaşanırken, yüzde 54 oranında ise daha az işten ayrılma tespit edildi. Bu faktörlerin karlılığa, bağlılığa ve büyümeye kayda değer bir katkıda bulunduğunun altı çiziliyor. Son 25 yıldır özellikle USA, İngiltere ve Avustralya’da heyecanla kucaklanan wellbeing kavramı, pandemi süreci ile birlikte global ölçekteki markalar tarafından hızla kucaklanmaya başlandı. Tüm markalar hızla bu doğrultuda Ar-Ge çalışmalarını yönlendirirken, ilham verici sosyal sorumluluk projelerine imza atmaya ve şirket kültürlerine yeni yaşam tarzı olarak belirtilen bu konuyu entegre etmeye başladı.
YAŞAM KALİTENİZİ ARTIRIN
Wellbeing kısaca fiziksel, zihinsel ve ruhsal beden sağlığımız ve dengesinin yanı sıra iş hayatımız, sosyal hayatımız, finansal durumumuz ve yaşadığımız sosyal çevre içerisinde tam anlamıyla denge ve uyumlu bir yaşamı ifade etmekte olup, ‘Bütünsel Sağlık, Mutluluk ve İyi Olma Hali’ olarak tanımlanabilir.
Genel yaşam kalitemiz wellbeing halimizin en açık göstergesidir. Epigenetik bilimi ve kadim ilimlere göre yaşam tarzımız sağlığın, beden-zihin dengesinin ve wellbeing halinin en önemli belirleyicisidir. Yani daha iyi ve daha mutlu olma hali günlük olarak yaptığımız önemsiz gibi görünen seçimlerimize bağlıdır.
Bütünsel Sağlık ve Wellbeing Derneği olarak bireysel, kurumsal ve tüm halk sağlığını gözetmek; iş, özel, sosyal ve dijital yaşamda bütünsel sağlık ve farkındalık halini yükseltmeyi amaçlıyoruz.
Bu çerçevede tüm alanlarda wellbeing uygulamalarına yönelik olarak (bütünsel sağlık, halk sağlığı, koruyucu tıp ve koruyucu hekimlik, ayurveda tıbbı, homeopati, aromaterapi, integratif tıp, fonksiyonel tıp, enerji tıbbı, nefes teknikleri, meditasyon uygulamaları, beslenme modelleri, yoga, kurumsal wellbeing, well-aging, mindfulness gibi) projeler geliştirmeyi ve ilgili Bakanlıklar, ilgili tüm kamu kurumları, özel kurum/kuruluşlara ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak, önerilerde bulunmayı hedefliyoruz.
Ebru Şinik
Wellbeing Derneği Yönetim Kurulu Başkan