Süreli Yayın

Golden Plus Dergisi, basın ve meslek ilkelerine uygun olarak yayınlanır. Dergide yayımlanan yazılar ve reklamların sorumluluğu yazarına aittir. Yazıların izin alınmadan alıntılanması ve kullanılması yasaktır. Dergimizde yayımlanan tüm ürün ve markaların sorumluluğu reklamlara aittir. Dergimizde kullanılan tüm fotoğraflar tarafımıza aittir. Bilişim ağları ve diğer mecralarda her türlü kullanım hakkı saklıdır. Bilgileri her gün bir doktorunuza danışınız. Keyifli okumalar dileriz.

İmtiyaz Sahibi
DUYGU KARADENİZ

Genel Yayın Yönetmeni
DUYGU KARADENİZ

Dijital Yayınlar ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
LEVENT KARADENİZ

Editör
SİMGE SOYEL

Görsel Yönetmen
YEŞİM KAYA

Reklam Satış Uzmanı
ÖZGE KAYA

ZERO MEDYA

Yönetim
Zero Medya Reklam ve Yayıncılık
Hamitbey
Başaracs Mh. Begonya Sk.
No: 1
Ataşehir / İSTANBUL
Telefon: 779 14 85
www.zeromedya.com

BAS???
Hat. S. Monoray San. Tic. Ltd. Şti.
Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.
Topkapı Mermer Blokları Arka. ZA5
Zeytinburnu / İSTANBUL
Tel: 0212 615 79 56

Fb. In. Tw. Be.

AKRAN ZORBALARINDAN ÇOCUĞUMU NASIL KORURUM?

Hayatımızın bir döneminde ya da hala akran zorbalığına maruz kalmış ya da bu tür durumlara tanıklık etmiş olabiliriz. Bu konu, çoğumuz için üzücü ve karmaşık olsa da üzerinde konuşulması ve çözüm yollarının aranması gereken bir mesele. Hele ki mevzu bahis duruma maruz kalan çocuklarımızsa…

Akran zorbalığı, benzer yaş grubunda ve genellikle okul ortamında bireylerin sistematik ve kasıtlı olarak birbirlerine fiziksel, sözel, psikolojik veya dijital yollarla baskı ve taciz uygulamasıdır. Fiziksel saldırı, hakaret, sosyal dışlama ve siber zorbalık gibi farklı biçimlerde görülebilir. Zorbalık, sürekli ve kasıtlı olarak güç dengesizliğini içerir ve mağdurun psikolojik, akademik ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyebilir.

Akran zorbalığında, benzer yaş veya sosyal çevreye sahip bireylerin birbirlerine uyguladığı sistematik ve kasıtlı baskı, aşağılama ve şiddet eylemleri söz konusudur. Bu durum; fiziksel saldırı, sözel hakaretler, sosyal dışlama veya dijital platformlarda gerçekleştirilen saldırgan davranışları kapsayabilir. Küçük bir şaka ya da söz gibi görünen davranışlar, tekrarlanıp biriktiğinde derin yaralar açabilir. Özellikle dijital çağda, sosyal medyada yayılan kötü niyetli paylaşımlar ve yorumlar, zorbalığın yeni boyutlarını

oluşturuyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sosyal medyada yayılan zorbalık, bireyler üzerinde ciddi olumsuz etkiler bırakabilir.

ÇOCUK NEDEN ZORBA OLMAK İSTER?

Zorbalığın ortaya çıkmasında pek çok faktör rol oynar. Bu faktörleri genel olarak bireysel, ailevi ve toplumsal kategorilerde inceleyebiliriz. Bireysel faktörler arasında empati eksikliği, özgüven problemleri, dikkat çekme isteği ya da çocukluk dönemi deneyimler dikkat çeker. Ailevi faktörler arasında aile içi iletişimin zayıflığı, baskıcı ve şiddet içeren ortamlar vardır. Toplumsal ve sosyal faktörler olarak da medyanın ve dijital platformların rolü, okul ortamındaki yetersizlikler, toplumsal rekabet ve baskı ile kültürel normlar sıralanabilir.

Empati Eksikliği: Zorbalık yapan bireyler, başkalarının duygularını anlamakta zorluk çekebilir. Empati yoksunluğu, karşılarındaki insanın acısını ve duygusal durumunu göz ardı etmelerine neden olur.

Özgüven Problemleri: Kendi yetersizliklerini ve eksikliklerini telafi etmeye çalışırken, bazı bireyler güç ve kontrol hissini başkalarını aşağılayarak sağlamaya çalışır. Bu, özellikle ergenlik döneminde sıkça gözlemlenen bir durumdur.

Dikkat Çekme İsteği: Bazı kişiler, özellikle sosyal çevrelerinde fark edilmek veya popüler olmak için zorbalığa başvurabilir. Bu durum, grup içinde kabul görme çabasıyla da bağlantılıdır.

Çocukluk Dönemi Deneyimleri: Küçük yaşlarda yaşanan travmalar, duygusal istismar veya sosyal izolasyon gibi durumlar, bireyin ilerleyen dönemlerde zorbalık yapmasına zemin hazırlayabilir. Yapılan bazı araştırmalar zorbalığa maruz kalan çocukların, ileride benzer davranışları sergileme eğiliminde olduklarını ortaya koymuştur.

Aile İçi İletişimin Zayıflığı: Evde çocukların duygusal ihtiyaçlarının yeterince karşılanmaması, onların duygularını ifade edememesine ve kendilerini değersiz hissetmelerine yol açabilir. Bu durum, zorbalığa maruz kalan bireylerin benzer davranışları sergilemesine neden olabilir.

Baskıcı ve Şiddet İçeren Ortamlar: Evde sürekli yaşanan şiddet, tartışmalar veya aşırı baskı, çocukların bu ortamı normalleştirmesine neden olur. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar, sosyal ilişkilerinde de benzer saldırgan davranışları gözlemleyebilir ve uygulayabilir.

Ebeveynlerin Rol Modeli: Çocuklar, çevrelerindeki yetişkinlerden büyük ölçüde etkilenirler. Ebeveynler arasındaki anlaşmazlıklar, hakaretler ve fiziksel şiddet gibi durumlar, çocukların da bu davranışları benimsemesine yol açabilir.

Medyanın ve Dijital Platformların Rolü: Günümüzde televizyon, film ve sosyal medya gibi mecralarda şiddetin ve agresif davranışların sıkça yer alması, bu tür davranışların normalleşmesine neden olabilir. Özellikle genç bireyler, bu içeriklerden etkilenerek benzer davranış kalıplarını geliştirebilir.

Okul Ortamındaki Yetersizlikler: Okullarda yeterli rehberlik hizmetlerinin bulunmaması, zorbalığa maruz kalan öğrencilerin kendilerini savunamamalarına yol açabilir. Ayrıca öğretmenlerin veya okul yönetiminin müdahalede yetersiz kalması, bu durumun artmasına neden olabilir.

Toplumsal Rekabet ve Baskı: Modern toplumda başarı, görünüş ve popülerlik gibi değerler ön planda tutuluyor. Bu durum, bireylerin bu değerleri elde edebilmek için birbirlerini küçümsemesine ve zorbalığa başvurmasına zemin hazırlayabilir.

Kültürel Normlar: Bazı toplumlarda, güçlü olmanın veya üstünlüğü hissetmenin, başkalarını aşağılamakla eşdeğer görüldüğü durumlar olabilir. Böyle bir kültürel yapı, zorbalığı meşrulaştırabilir.

ZORBALIĞA UĞRAYANLAR NASIL ETKİLENİYOR?

Zorbalığın etkileri, bireysel yaşamdan toplumsal düzeye kadar geniş bir yelpazede kendini gösterir. Psikolojik etkiler arasında ilk sırada özgüven kaybı vardır. Sürekli aşağılanmak ve eleştirilmek, bireyde derin bir özgüven kaybına neden olabilir. Bu durum, kişinin kendini değersiz hissetmesine yol açar. Aynı zamanda bu durumu kaygı ve depresyon takip eder. Zorbalığa maruz kalan kişiler, uzun süreli stres ve kaygı yaşayabilirler. Bu durum, zamanla depresyona dönüşebilir ve hatta günlük yaşam aktivitelerini bile zorlaştırabilir. Travma sonrası stres bozukluğu da (TSSB) en çok gözlemlenenler arasında yer alır. Özellikle yoğun ve uzun süreli zorbalık vakalarında, bireyde travma sonrası stres bozukluğu gelişebilir. Bu durum hem duygusal hem de fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkiler bırakır. Aynı zamanda okul döneminde zorbalığa maruz kalan öğrenciler, derslerine odaklanmakta zorlanabilir, bu da akademik başarılarında düşüşe yol açar. Sosyal ilişkilerde yaşanan problemler, bireyin sosyal çevresinden uzaklaşmasına sebep olabilir.

Sosyolojik etkiler arasında en sık görülen sosyal izolasyondur. Zorbalığa uğrayan bireyler, toplum içinde kendilerini dışlanmış veya yalnız hissedebilir. Bu durum, onların sosyal ilişkiler kurmalarını zorlaştırır. Sürekli saldırıya maruz kalan bireyler, çevrelerine karşı güvensizlik geliştirebilir. Bu da toplumda genel bir hoşgörüsüzlüğe ve düşmanca tutumların artmasına neden olabilir. Bir diğer dikkat çeken konu kültürel değerlerin zayıflamasına neden olur. Zorbalığın normalleştirilmesi, toplumda saygı, hoşgörü ve empati gibi değerlerin erozyona uğramasına çanak tutar. Uzun vadede, bu durum toplumsal yapı ve kültürel normlar üzerinde yıkıcı etkiler yaratabilir. Bir diğer başlık ise dijital dünyada yaygınlaşan zorbalıktır. Özellikle sosyal medyada, zorbalık davranışları geniş kitlelere yayılabiliyor. Bu durum, dijital platformlarda güven ortamının bozulmasına ve siber zorbalığın artmasına yol açıyor.

ÜSTESİNDEN GEL

Zorbalığın üstesinden gelebilmek için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çeşitli adımlar atılmalıdır.

AİLELER NE YAPABİLİR?

Açık ve samimi iletişim burada kilit rol oynar. Aile içinde düzenli olarak yapılan sohbetler, çocukların duygularını ve yaşadıkları zorlukları ifade etmelerine yardımcı olur. Böylece, sorunlar büyümeden çözülebilir. Aynı zamanda ev ortamının destekleyici olmasına dikkat edilir. Çocukların sevgi ve ilgi dolu, destekleyici bir ortamda yetişmeleri, onların sağlıklı bireyler olarak gelişmelerine büyük katkı sağlar. Bir diğer husus ise ebeveyn eğitimleridir. Aileler, çocuklarına nasıl daha sağlıklı bir iletişim kurabilecekleri, duygusal destek sağlayabilecekleri konusunda eğitim programlarına katılabilir. Bu tür eğitimler yalnızca zorbalık için değil, aile içindeki ilişkileri güçlendirir.

OKUL YÖNETİMLERİ NE YAPABİLİR?

Okullarda zorbalığın zararlarını ve nasıl önlenebileceğini anlatan seminerler, atölye çalışmaları ve etkinlikler düzenlenmelidir. Bu tür programlar hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin konunun ciddiyetinin farkında olmasını sağlar. Güçlü rehberlik servisleri bu tür durumlarda daha fazla önem kazanır. Öğrencilere duygusal ve sosyal destek sağlayacak rehberlik hizmetleri oluşturulmalıdır. Bu hizmetler, zorbalığa maruz kalan öğrencilerin kendilerini ifade edebilecekleri güvenli alanlar yaratır. Aynı şekilde okullarda düzenlenecek empati ve sosyal beceriler atölyeleri zorbalığı önlemede önemli bir adım olabilir.

TOPLUMSAL VE DİJİTAL ÇÖZÜMLER

Kapsayıcı Toplum Projeleri: Toplumda hoşgörü, saygı ve dayanışma gibi değerleri öne çıkaran projeler hayata geçirilmeli. Bu projeler, zorbalığın yaygınlaşmasını engellemek ve bireylerin birbirine destek olmasını sağlamak açısından önemlidir.

Medya ve Dijital Düzenlemeler: Sosyal medya ve diğer dijital platformlarda zorbalığı teşvik eden içeriklere karşı sıkı düzenlemeler yapılmalı. Aynı zamanda pozitif ve yapıcı içeriklerin teşvik edilmesi, dijital ortamın daha güvenli hale gelmesine yardımcı olur. Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) Katkısı: STK’lar ve yerel topluluk kuruluşları, zorbalıkla mücadelede aktif roller üstlenerek mağdurlara destek olabilir ve farkındalık yaratabilirler.

Hukuki Önlemler ve Politika Geliştirme: Zorbalıkla mücadelede yasal düzenlemelerin uygulanması, mağdurların korunması açısından önemlidir. Bu alanda geliştirilecek politikalar hem bireysel hem de toplumsal düzeyde etkili çözümler sunabilir.

TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM VE GELECEK VİZYONU

Zorbalığa karşı mücadelenin etkili olabilmesi için bireysel çabaların ötesinde toplumun tüm kesimlerinin katılımı gereklidir. Aileler, okullar, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek daha empatik, saygılı ve hoşgörülü bir toplum yaratma yolunda adımlar atmalıdır. Bu dönüşüm sadece zorbalığın etkilerini azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda gelecekte daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam ortamının temellerini atacaktır.

Akran zorbalığı’ hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin izler bırakan karmaşık bir sorundur. Zorbalığın yarattığı psikolojik travmalar, sosyal izolasyon ve güven kaybı gibi etkiler, yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Ancak ailelerin, okulların, toplumsal kuruluşların ve bireylerin ortak çabalarıyla bu sorunla mücadele edilebilir ve yaraların sarılması mümkün hale gelir. Her bireyin kendini güvende ve değerli hissettiği, destekleyici bir toplum yaratmak hepimizin elinde.

Unutmayalım ki; konuşmak, paylaşmak ve empati göstermek, zorbalığın yarattığı acıları hafifletmede ve gelecekte daha adil, anlayışlı bir toplum inşa etmede en etkili adımlardan biridir. Bu konuda duyarlı olarak farkındalık oluşturmak ve küçük de olsa doğru adımlar atarak daha güvenli bir gelecek için hep birlikte mücadele etmek, hepimizi için en önemli görev olmalıdır!

 

Dr. Serap Duygulu

Psikolog Sosyolog

 

You don't have permission to register